alpagut.org sitesinin yapım ve tüm yayın masrafları 2005 yılından bu yana Mustafa SUNA(DALLI MUSTAFA) tarafından karşılanmaktadır. alpagut.org adı Mustafa SUNA adına tescillidir..>
BİLEN GELSİN BU MEYDANA !! Gürgen fasulye sırığı, Yayman patlıcan karığı, İki geverlik arığı; Bilen gelsin bu meydana… Tutar ıspanak yükünü. Sular “Umarlar Bükünü.” Yetmedi suyun yekünü; Salan gelsin bu meydana… Kış gelince yakar meşe; Meşe közü derdin deşe.. Gamdan artmıyor ki neşe; Gülen gelsin bu meydana… Tarlada arpacık soğan; Zemheride kardır yağan… Yok üstüne güneş doğan; Bulan gelsin, bu meydana… Kasım, aralık yakını; Ararlar malın pakını; Verdiği malın hakını; Alan gelsin, bu meydana… Oğlu-kızını evere; Tüccar arar; hakkın vere… Kazma çepini gevere; Çalan gelsin, bu meydana… İçer tarhana aşını… Arar ağrımaz başını.. Çentik değirmen taşını; Delen gelsin bu meydana… Haller; hallolmadı gitti..(*) Halsiz kaldı; takat bitti… Onca zahmet cana yetti; Kalan gelsin, bu meydana… Ermez hayali samura.. Göz yaşı katmış hamura.. Diz boyu, çorak çamura; Dalan gelsin, bu meydana… Hepsi pişkin; yoktur hamı... “Seki”de acı payamı, Kuru meşe, sarı çamı; Dilen gelsin bu meydana… Maktada verirler sarpı… Doğmadan atmışlar çarpı.. Dolaşmaktan; şarkı, garpı; Yılan gelsin bu meydana… Tüttürecek ocağını.. Göğe açmış kucağını.. Mümkün mola bacağını; Çelen gelsin bu meydana… Gün ortası yer ayazı; Dili susar; yok avazı.. Vesvesesiz bir namazı; Kılan gelsin bu meydana… Ne, yazı hoş; ne, kışı hoş; Gece gündüz; koş babam, koş.. Göz oluğu olur mu boş? Dolan gelsin bu meydana… Kuşanan yokluk tacını; Güler gördüm bir kaçını… Evlat üryan; ak saçını; yolan gelsin bu meydana… Doğunca; borçsuz doğalar; Gülmedik; gülsün çağalar.. Israrı yok; bey-ağalar; Gelen gelsin, bu meydana… Nadasta geçirdi güzü; Kışta kalmış, tek öküzü… Genç yaşta körpecik yüzü; Solan gelsin, bu meydana… Kırağıdan çok çektiği; Çillendi; çimlik ektiği.. Tevekkülden yok sektiği; Olan gelsin bu meydana… Irgatlık zor gelmiş eşe.. Dört çocuğu; çıkmış beşe; Garip başın, taştan taşa; Çalan gelsin, bu meydana… Bilin mi; burçak ekmeği, Tarlada tırmık çekmeği? On kişiye, bir ekmeği; Bölen gelsin, bu meydana.. Nerde otlar; koyun, keçin? Yasaklardan yasak seçin! Yaz gelince yaylak için; Ölen gelsin bu meydana.. Dertleri, hiç bitmeyecek! ! Söz verirler: “acak-ecek”! ! Sözü ateş söndürecek! ! Yalan gelsin bu meydana..(**) Dallı Mustafa’nın farkı: Vaktinde yağlıyor çarkı… Vakt gelince, evi-barkı; Silen gelsin, bu meydana.. (SARICAKAYA-30.09.2005) Mustafa SUNA Sarıcakaya İmam-Hatip Lisesi Meslek Dersleri Öğretmeni./ESK. DALLI MUSTAFA BAŞA DÖN
Tutar ıspanak yükünü. Sular “Umarlar Bükünü.” Yetmedi suyun yekünü; Salan gelsin bu meydana…
Kış gelince yakar meşe; Meşe közü derdin deşe.. Gamdan artmıyor ki neşe; Gülen gelsin bu meydana…
Tarlada arpacık soğan; Zemheride kardır yağan… Yok üstüne güneş doğan; Bulan gelsin, bu meydana…
Kasım, aralık yakını; Ararlar malın pakını; Verdiği malın hakını; Alan gelsin, bu meydana…
Oğlu-kızını evere; Tüccar arar; hakkın vere… Kazma çepini gevere; Çalan gelsin, bu meydana…
İçer tarhana aşını… Arar ağrımaz başını.. Çentik değirmen taşını; Delen gelsin bu meydana…
Haller; hallolmadı gitti..(*) Halsiz kaldı; takat bitti… Onca zahmet cana yetti; Kalan gelsin, bu meydana…
Ermez hayali samura.. Göz yaşı katmış hamura.. Diz boyu, çorak çamura; Dalan gelsin, bu meydana…
Hepsi pişkin; yoktur hamı... “Seki”de acı payamı, Kuru meşe, sarı çamı; Dilen gelsin bu meydana…
Maktada verirler sarpı… Doğmadan atmışlar çarpı.. Dolaşmaktan; şarkı, garpı; Yılan gelsin bu meydana… Tüttürecek ocağını.. Göğe açmış kucağını.. Mümkün mola bacağını; Çelen gelsin bu meydana…
Gün ortası yer ayazı; Dili susar; yok avazı.. Vesvesesiz bir namazı; Kılan gelsin bu meydana…
Ne, yazı hoş; ne, kışı hoş; Gece gündüz; koş babam, koş.. Göz oluğu olur mu boş? Dolan gelsin bu meydana… Kuşanan yokluk tacını; Güler gördüm bir kaçını… Evlat üryan; ak saçını; yolan gelsin bu meydana…
Doğunca; borçsuz doğalar; Gülmedik; gülsün çağalar.. Israrı yok; bey-ağalar; Gelen gelsin, bu meydana…
Nadasta geçirdi güzü; Kışta kalmış, tek öküzü… Genç yaşta körpecik yüzü; Solan gelsin, bu meydana… Kırağıdan çok çektiği; Çillendi; çimlik ektiği.. Tevekkülden yok sektiği; Olan gelsin bu meydana…
Irgatlık zor gelmiş eşe.. Dört çocuğu; çıkmış beşe; Garip başın, taştan taşa; Çalan gelsin, bu meydana…
Bilin mi; burçak ekmeği, Tarlada tırmık çekmeği? On kişiye, bir ekmeği; Bölen gelsin, bu meydana..
Nerde otlar; koyun, keçin? Yasaklardan yasak seçin! Yaz gelince yaylak için; Ölen gelsin bu meydana..
Dertleri, hiç bitmeyecek! ! Söz verirler: “acak-ecek”! ! Sözü ateş söndürecek! ! Yalan gelsin bu meydana..(**)
Dallı Mustafa’nın farkı: Vaktinde yağlıyor çarkı… Vakt gelince, evi-barkı; Silen gelsin, bu meydana..
(SARICAKAYA-30.09.2005) Mustafa SUNA Sarıcakaya İmam-Hatip Lisesi Meslek Dersleri Öğretmeni./ESK.